Bize Ulaşın
viachristushizmetleri@gmail.com

MÜJDE’NİN ACİLİYETİ

İsa çevredeki köyleri dolaşıp öğretiyordu. On iki öğrencisini yanına çağırdı ve onları ikişer ikişer halk arasına göndermeye başladı. Onlara kötü ruhlar üzerinde yetki verdi. Yolculuk için yanlarına değnekten başka bir şey almamalarını söyledi. Ne ekmek, ne torba, ne de kuşaklarında para götüreceklerdi. Onlara çarık giymelerini söyledi. Ama, “İki mintan giymeyin” dedi. “Bir yere gittiğiniz zaman, oradan ayrılıncaya dek hep aynı evde kalın” diye devam etti. “İnsanların sizi kabul etmedikleri, sizi dinlemedikleri bir yerden ayrılırken, onlara uyarı olsun diye ayağınızın altındaki tozu silkin!” Böylece öğrenciler yola çıkıp insanları tövbeye çağırmaya başladılar. Birçok cin kovdular; birçok hastayı, üzerlerine yağ sürerek iyileştirdiler.

Markos 6:6-13

Memlekete gidip kilolarca turşu ile dönen bir millet olarak, yanına bir çanta dahi almadan başka bir şehri ziyaret etme düşüncesi sanıyorum ki bizim üzerimize pek oturmuyor. Oysaki acil durumlarda işlerin biraz farklı olduğunu söylemek gerek. Müjde’nin mesajı da bu aciliyet gereken durumlardan bir tanesi. Hatta daha net bir tabirle buna “en acil mesaj” diyebiliriz. İşte İsa bu bölümde, öğrencilerini ilk kez insanları tövbeye çağırmaları için yetkilendiriyor. İsa; mesajın gerçekliğini onaylamak için de cin kovabilme, hastaları iyileştirme gibi armağanlarla donatıyor. Her biri neredeyse yanlarına hiçbir şey almadan yola çıkıyorlar. Ne yiyecek, ne para, ne de gerekli olan kıyafetler… Yanlarında hiçbir şeyleri olmadığını fakat ihtiyaçları olan her şeye sahip olduklarını görüyoruz. Mesih onların öncüsü oldu.

Yukarıda ki paragraf henüz bitmeden dahi birçok kişi Mesih’i tanımadan hayata gözlerini yumdular. Bu gerçek bizlere müjdenin sadece önemini değil ama aynı zamanda aciliyetini de anımsatması gerekiyor. Çoğu zaman hayatımızdaki işlere dönüp asıl çağrıldığımız görevi unutuyor ve müjdenin parlamasına izin vermiyoruz. Bazen korkuyor, utanıyor, garip karşılanacağız diye sesimizi çıkarmamaya karar veriyoruz. Öğrencilerin hiçbir şeyleri yoktu, ancak Mesih’e sahiplerdi. Böylelikle korkusuzca O’nu duyurdular. Bizlerin de hiçbir şeyi olmayabilir, ancak Mesih’te günahlarımızın bağışına sahibiz ve her birimizi bunu duyurmak için Göksel Kral tarafından yetkiliyiz.