Birkaç aydır İsa’nın Dağdaki Vaaz‘ını inceliyoruz. Bu, İsa Mesih’in Tanrı’nın Krallığı’nın vatandaşları olmanın ne demek olduğunu öğrettiği en çok bilinen öğretişlerinden biridir. “Ruhta yoksul”, “yumuşak huylu” ve “barış sağlayanlar” olmak demektir. Bu, Tanrı’nın yasasını hem yüreğinizle hem de eylemlerinizle takip etmeye benzer. İnsanlar onaylasın diye bir şeyler yapmak ya da ikiyüzlü olmamak anlamına gelir.
Şimdi, Matta 6. bölümün sonuna gelirken, İsa bizlere dünyasal hazinelere kıyasla göksel hazinelerden bahsediyor. Bu bölümde, bizlere herkesin görebileceği şekilde yoksullara yardım veya dua etmemeyi söylüyor. Aksine “gizlide yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir” diyerek Göksel Baba’mıza iman etmemiz gerektiğini açıklıyor.
Öyleyse göksel hazineleri nasıl ararız?
Okuma: Matta 6:19-24
“Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar. Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır. Bedenin ışığı gözdür. Gözünüz sağlamsa, bütün bedeniniz aydınlık olur. Gözünüz bozuksa, bütün bedeniniz karanlık olur. Buna göre, içinizdeki ‘ışık’ karanlıksa, ne korkunçtur o karanlık! Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı’ya, hem de paraya kulluk edemezsiniz.”
—Matta 6:19-24
Önce 19-20 ayetlerine bakalım:
“Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar.”
—Matta 6:19-20
1. Göksel şeyler aramamızın ilk sebebi göksel hazinelerin elimizden asla alınamayacağıdır.
Mark ve ben Antalya’dan başlayan eski Roma yolu olan Via Sebaste’de (Kral Yolu) gezmekten çok zevk aldık. 250 kilometre olmasına rağmen tüm yolu bir günde yürümeyi bile düşündük. Dağlara tırmanmamız, tarlalardan geçmemiz ve yol boyunca kamp kurmamız gereken uzun bir yolculuk olacaktı. Eğer bunu yapmayı kararlaştırırsak, yanıma yepyeni ve pahalı bir çay seti götürmem mantıklı olur muydu? Elbette olmazdı! Bu değerli hazine muhtemelen yolculuğun başlarında sırt çantamda hızlıca parçalanırdı. Dağlara tırmanırken dayanamayacak bir şeye bu kadar para harcamam saçma olurdu. Tamamen yer israfı olurdu.
İsa bize işimize yaramayacak hazineler biriktirmememizi öğretiyor, çünkü bunlar elimizden kolayca alınabilir. Bu dünyada sonsuza kadar sizin olacak bir hazine bulamazsınız. Arabalar bozulabilir, telefonlar kaybolabilir, evler yıkılabilir ve kıyafetler eskiyebilir. Evcil hayvanlarımız kaçabilir ya da başlarına daha kötü bir şey gelebilir. Borsa çöktüğünde emeklilik için biriktirdiğimiz para elimizden alınabilir. Hatta başkalarının sevmediği şeyler yaparsak onurumuz ve itibarımız da bizden alınabilir. Bunlar, İsa’nın yaşamlarımızda biriktirmemizi istediği sonsuz değere sahip şeyler değildir. Aksine, İsa Tanrı’nın bizim için sakladığı sonsuz hazineleri biriktirmemizi istiyor.
Elimizden alınamayacak bu hazineler nelerdir? Kutsal Kitap’ın büyük bir kısmı bu hazine kavramını ele alır ve bunu göklerdeki taçlar, köşkler ya da değerli taşlar gibi şeylere benzetir. Ancak bu, Tanrı’nın bizim için sakladığı harika şeyleri zihinlerimizin kavrayamamasından kaynaklanır. Kimse Tanrı’nın hazinelerinin güzelliğini tamamen açıklayamaz. Ama sadece bu pasaja bakarak bile İsa’nın ima ettiği Yaratıcımızdan gelecek olan onur, yücelik ve kabul edilme gibi hazinelerin örneğini görebiliriz. Tanrı, İsa’nın gücüyle gerçekleştirilmiş bütün iyi işleri ödüllendirecektir. Ama odak noktanızı dünyadaki bu şeylere koymayın, çünkü bunlarda bir gün kaybolacaktır.
Bir sonraki ayeti okuyalım:
“Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır.”
—Matta 6:21
2. Göksel şeyler aramamızın ikinci sebebi yüreğimizin hazinemizi takip edeceği gerçeğidir.
Amerika’da bazen Disney tüm medyanın yarısına sahipmiş gibi görünür. Disney, yıllar boyunca kültürümüzde “yüreğini takip et” diyen bir mesajı “vaaz” etmektedir. Bazen bir peri anne genç bir prensese yüreğinin onu her zaman doğru yola götüreceğini söyler. Bazen de bir genç arkadaşlarına bir şey yapmak zorunda olduğunu çünkü yüreğinden böyle geçtiğini söyler. Bu mesaj her yerdedir! Türkiye’nin de bu slogana maruz kaldığını biliyorum. Hatta, Türkçe derslerimde geçen gün “kalbinin sesini dinle” cümlesini öğrendim. Bu temelinde Amerika’daki mesajla aynı.
Bununla birlikte, Tanrı bize “yüreğimizi takip etmekten” daha farklı bir şey öğretir.
- Yeremya 17:9 – Yürek her şeyden daha aldatıcıdır, iyileşmez, Onu kim anlayabilir?
- Matta 15:18 – Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur.
- Süleyman’ın Özdeyişleri 4:23 – Her şeyden önce de yüreğini koru, Çünkü yaşam ondan kaynaklanır.
Yürek, Tanrı tarafından kontrol edilebilir ve Ruh’u aracılığıyla kullanılabilir olsa da yüreklerimiz genelde yanlış olanı arzular. Bu yüzden, İsa çok önemli bir prensibi açıklamaktadır: hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır. Eğer bizim için değerli olan her şey bu dünyadaysa, yüreğimizin Mesih’te değil ama aksine bir gün kaybolacak şeylerde olduğuna şaşırmamalıyız.
Yüreğinizin nerede olduğunu test edebilirsiniz. Hazır mısınız? Sizi ne öfkelendiriyor veya üzüyor? Öfke tek başına kötü bir şey olmak zorunda değildir. İsa tapınağa gittiğinde ve Tanrı’yı önemsemediklerini gördüğünde öfkelenip masaları devirmişti. Göksel Babası, O’nun için en önemli şeydi ve Tanrı’nın yüceliğine saldırıldığı zaman üzülmüştü. Sizi neler üzüyor? Tanrı’ya saldırılması ya da insanların Kutsal Kitapsal değerleri umursamaması mı? Birinin gününüzü mahvetmesi ve planlarınızı değiştirmek zorunda bırakması mı? Birinin yanlışlıkla arabanızı çizmesi mi? En çok değer verdiğiniz şeyler genellikle en çok arzuladığınız şeylerde görünür.
Yüreğinizi takip etmek yerine onu yönlendirmeye ne dersiniz? Örnek olarak, üniversitedeyken koşu yapmaya başlamak istedim. Koşmaktan nefret ediyordum ve birkaç kere başlamaya çalıştım. Ama her zaman hızlıca pes ettim. Sonrasında kendimi buna adamaya karar verdim. Dışarı çıktım ve bir çift iyi koşu ayakkabısı satın aldım ve 2 ay sonra kasabada gerçekleştirilecek olan koşu yarışına yazıldım. Koşu ayakkabılarına para harcadığımı ve hazır olmadığım bir yarışa yazıldığımı bildiğim için her gün düzenli olarak koşmaya başladım. Koşmak zorundaydım. Antrenman yapmaya devam etmeseydim, paramı ve zamanımı boşa harcamış olurdum. Sonraki ay koşmayı sevdiğimi fark ettim. Derslerimi bitirmek için can atıyordum öyle ki günün sonunda koşabileyim. Koşuya yatırım yaptım ve yüreğim de bunun peşinden gitti. İsa, önceliklerimizi göksel öncelikler yaparak yüreklerimizi yönlendirmemizi istiyor. Göksel hazineler biriktirerek yüreklerinize önderlik edin. Her şeyi Mesih için kurbansal bir şekilde kullanarak yüreğinize önderlik edin. Ve Tanrı’nın Sözü’ne itaat ederek yüreğinize önderlik edin.
Şimdi, göksel şeyleri aramamız gerektiğini gördük. Çünkü göksel hazineler elimizden alınamaz ve hazinemiz neredeyse yüreğimiz de orada olacaktır. Pasajımıza geri dönelim ve son bölümü inceleyelim. Matta 6:22’yi okuyalım:
“Bedenin ışığı gözdür. Gözünüz sağlamsa, bütün bedeniniz aydınlık olur.”
—Matta 6:22
3. Göksel şeyler aramamızın üçüncü sebebi, hem dünyayı hem de Tanrı’yı arzulayamayız.
22. ve 23. ayetler genellikle bizim için çok kafa karıştırıcıdır. Bu ayetlerin söylemeye çalıştığı şey, baktığımız ya da dört gözle beklediğimiz şeylerin ya Mesih’in ışığıyla ya da dünyanın karanlığıyla dolu olduğudur. Kutsal Kitap’ın İngilizce çevirisindeki “Sağlıklı” kelimesi ya da Kutsal Kitap’ın Türkçe çevirisindeki “Sağlam” kelimesi tekil bir odak noktasından bahseder. Odak noktamız Mesih’te ve doğruluğunda olursa, bu bizim Tanrı’nın planıyla ilgili temiz bir anlayışa sahip olmamıza izin verir. Tıpkı karanlık bir odaya ışık getiren parlak bir lamba gibi. Gözün bozuk olması, göksel hazineler dışında bir şeye bağımlı olmak ya da odak noktasının eksikliği olarak nitelendirilir.
Şu şekilde düşünün; kilo vermek ve fit olmak istediğinizi söyleseniz ve aynı zamanda her gün mümkün olduğunca çok börek yerseniz ve Netflix izleseniz, bu mantıklı olur muydu? Ya da okula geri dönüp diploma almak isteseniz ama kitap okumayı veya sınava girmeyi reddetseniz, bu mantıklı olur muydu? Odak noktasını dünyasal hazinelerde tutan kişi asla Tanrı’yı memnun edemez ve göksel hazineler biriktiremez.
Bizi son ayetimize yönlendiren sağlam göz ve bozuk göz benzetmesi asıl noktayı açıklamaktadır: Hem Mesih’e bağlı olup hem de dünyasal zenginlik peşinde koşamazsınız. Hatta, İsa birini sevip öbüründen nefret etmeniz gerektiğini söylüyor.
Zenginlik ve dünyasal hazineler kötü müdür? Elbette hayır. İsa, iyi bir arabaya sahip olmanın, iyi bir işe girmenin, okulda popüler olmanın ya da güzel giysiler giymenin yanlış olduğunu mu söylüyor? Hayır. Ama odak noktanızı bu şeyler haline getirmek, yaşamlarınızı bu şeyler üzerine kurmak karanlıkla dolmanıza sebep olacaktır. İsa burada, Tanrı’yı sevmenin neredeyse diğer her şeyden “nefret” etmek olduğunu savunuyor. Luka 14:26-27‘de, kendisini takip eden kalabalığa söylediği sözleri düşünün; “Biri bana gelip de babasını, annesini, karısını, çocuklarını, kardeşlerini, hatta kendi canını bile gözden çıkarmazsa, öğrencim olamaz. Çarmıhını yüklenip ardımdan gelmeyen, öğrencim olamaz.”. İsa, ailenize sırt çevirmeniz gerektiğini ve tüm paranızı bırakmanız gerektiğini söylemiyor. Tanrı’yla bunların herhangi bir arasında karşılaştırma yapılamayacağını söylüyor. Sadece materyal zenginliklerin değil ama aile üyelerimizin bile odak noktamızı Tanrı’dan alabiliyor olması üzücüdür. Ailemizi sevsek ve onları desteklesek bile… onlar bizim en büyük hazinemiz olamazlar. Zaman zaman İsa’yı takip etmek için ailemizden fedakârlık yapmamız gerekebilir.
Bence İsa’nın bu öğretisinde değerlendirmemiz gereken başka bir konu da, bunun paramızla ne ilgisi olduğudur. Kendimize dürüst olalım, hiçbir zaman yeterince paramız olduğunu düşünmüyoruz. Kilisede en çok parayı kazanan kişi olabilirsiniz ve hâlâ daha fazla paranın yardımcı olabileceğini düşünebilirsiniz. Bununla birlikte, Tanrı bizlere zengin olma çağrısında bulunmadı. Bize verdiği şeylerde imanlı bir şekilde durmaya çağırdı. Eğer az imkanlarınız varsa, Mesih ve Krallığı için azını verin. Fazla imkânınız varsa, Mesih ve Krallığı için fazlasını verin. Herkesin parasını göksel hazineler için kullanma konusunda bir sorumluluğu vardır. Bu, Tanrı’ya kilisesi aracılığıyla vermek demektir. Tanrı’nın paramızı kilisede kullanma konusunda verdiği talimat pastörlerimize, kilisemizdeki kardeşlere ve başka kiliselere yardım etme yönündedir. Paranızı Mesih’in kilisesine vermek, paranızı göksel hazineler adına kullanmanın ana yollarından biridir. Bu, aynı zamanda diğer Hristiyanların parasını nasıl kullandığı konusunda şüpheci ve yargılayıcı olmama anlamına gelir. Herkesi sahip olduğu şeyleri Mesih’in krallığı için kullanmalarını teşvik ederiz. Ama bu her zaman bizim yaptığımız gibi olacak anlamına gelmez. Hepimizin amacı sahip olduğumuz şeyleri dünyasal hazineler değil, göksel hazineler biriktirmek için kullanmaktır.
Sonuç
Bir dakika durun ve hangi hazinelerin Tanrı’yla ve göksel evimizle çarpıştığını düşünün. İşiniz mi ya da maaşınız mı? Kıyafetleriniz, görünüşünüz ya da güzelliğiniz mi? Belki yiyecekler, cinsellik ya da arzularınızı tatmin eden bir şey mi? Video oyunları ya da film izlemek için ayırdığınız zaman mı? Evet, bir oyunda yaptığınız yüksek skor bile elinizden alınabilecek bir hazinedir. Bunun yerine, bu değersiz hazineleri, geçici güzelliği ve paslanan arabaları İsa Mesih’le değiştirin. O, kazanabileceğimiz en harika hazinedir ve O’na itaat edenler için planladığı hazineleri hiçbir şeyle karşılaştıramayız!
Büyürken en sevdiğimiz kitap “Through Gates of Splendor” isimli bir kitaptı. Yerlilere İsa’yı anlatmak için Ekvator’a taşınan 5 Hristiyan aileyi anlatıyordu. Bu kişilerden biri olan Jim Elliot günlüğüne şunu yazdı “Elinde tutamayacağı şeyi kaybedemeyeceği şey için bırakan kişi bir ahmak değildir” Bundan kısa bir süre sonra dört arkadaşıyla birlikte Ekvator’daki bir kabileye gittiler ve korkunç bir yanlış anlaşılma sonucu öldürüldüler. Dünyasal hazineler açısından Jim ve arkadaşlarının çok şeyi yoktu. Birçokları boşuna öldüklerini söylediler. Ancak İsa’yı en büyük hazineniz yaparsanız, göklerdeki hazineleri tıpkı sizinkiler gibi büyüktür. Bu O’na iman etmek ve çarmıhtaki işine güvenmek anlamına gelir. İşte böyle göksel hazineler biriktirirsiniz.
Greg Cline