Bize Ulaşın
viachristushizmetleri@gmail.com

Gerçek

Bu dünyada Mesih’ten ayrı bir yol, bir gerçek yok.
Martyn Lloyd Jones

Evvela, acı gerçek şu ki herhangi bir dine sahip olmak isteyen çok az genç var. Bu dediğim, kişilerle ilgili değil herkesle ilgili. Kibirli veya alçakgönüllü, zengin veya fakir, yumuşak huylu veya basit, okumuş veya okumamış, köylü veya kasabalı farketmez. Ne kadar az gencin Kutsal Ruh tarafından yönlendirildiğini, ne kadar azının yaşama götüren o dar yolda olduğunu, ne kadar azının yüreklerini göksel şeylere koyduğunu, ne kadar azının çarmıhını alıp Mesih’i takip ettiğini gözlemledikçe kaygılanıyorum. Bunu üzülerek söylüyorum ama inanıyorum ki Tanrı’nın gözünde bu söylediklerim gerçek.
John Charles Ryle

Ne yazık ki sevgi bile taklit edilebilmektedir. Aslında bir şey ne kadar mükemmelse o kadar taklidi vardır. Hiç kimse taklit kaya ya da çakıl taşı yapmaz. Ama elmasların ve yakutların çok taklidi vardır. Hristiyanlık erdemleri için de aynıdır. İblis’in becerisi ve insan yüreğinin aldatıcılığı her şeyden çok Hristiyan sevgisini taklit etmeye çalışır, çünkü bu nitelikler Hristiyan karakterini özel bir biçimde ortaya koyar.

 

Elçi Pavlus, yaşadığı dönemde Mesih’e sahte sevgi gösteren insanlar bulunduğunu öğretmiştir. Efesliler 6:24’te “Tanrı’nın lütfu Rabbimiz İsa Mesih’i ölümsüz sevgiyle sevenlerin hepsiyle birlikte olsun” demektedir. Pavlus, Mesih’i içtenlikle sevenlerin kutsanmasını arzu etmiştir. Mesih’i içtenlikle sevmeyen başkalarının bulunduğuna inanmış olmalıydı.
Jonathan Edwards

Gerçekle savaşarak, aslında farkında olmadan kendimizle savaşıyoruz. Hayat için son derece önemli olmasından dolayı, gerçeği bilmemeyi tercih edemeyiz ancak bir yandan da, gerçeği benimsemekte güçlük çekiyoruz. Jonathan Edwards’a göre, “Sahip olabileceğimiz bütün bilgiler arasında en önemli olan, Tanrı bilgisi ve kendimize ilişkin bilgidir.”

 

Ancak tövbeye yanaşmayan kişiler olmaya devam ettiğimiz sürece, Tanrı bilgisi ve kendimize ilişkin bilgi, en nefret ettiğimiz bilgidir. Bilmeyi istesek bile, keşfettiğimiz gerçek hoşumuza gitmez. Kutsal bir Tanrı korkutucu olduğundan, kendi günahkarlığımızın ve Tanrı’nın kutsallığının derinliğine ilişkin gerçeğe boyun eğmektense, yalana, herhangi bir yalana inanmayı tercih ederiz.
Jeffrey D. Johnson

Dünkü düşünce düzenini hatırlamak ve incelemek üzere bir dakikanı ayır. Kendine gerçeği söyleyerek mi yoksa kendini dinleyerek mi daha çok zaman harcadın? Çoğumuz kendimize gerçeği konuşarak değil yalanlara kulak vererek zaman harcıyoruz.

 

Kendine gerçeği konuşarak gurura karşı savaş ilan edebilirsin ve Tanrı’ya olan bağlılığını ve O’na olan ihtiyacını aklında tekrarlayarak gününe doğru bir atmosfer sağlayabilirsin.
C. J. Mahaney

Her birimizin hayatının merkezinde bir şey var.

 

Sizinkinde ne var?

 

Peki Tanrı’ya göre bu şey gerçekten en iyi ne olabilir?

 

Pavlus bu soruyu şöyle cevaplıyor: “Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü.”

 

“Öncelikle” diyerek Pavlus yaşamlarımızı tanımlaması gereken tek üstün gerçeğe bizi yöneltiyor.

 

Şu hayatta tutkulu olmamız gereken bir şey varsa o da müjde olmalı. Ve müjdeyi sadece başkalarıyla paylaşmaktan bahsetmiyorum; müjdeyi tutkulu bir şekilde düşünmekten, dile getirmekten, onda sevinç bulmaktan, dünyaya ve hayatın tamamına bakış şeklimizi renklendirmesine izin vermekten bahsediyorum.
C. J. Mahaney

Hristiyan müjde eğer gerçekse diğer her şey bir yalan.
John MacArthur

Gerçeğin duygularımızı şekillendirmesine izin vermek yerine duygularımızın bize neyin gerçek olduğunu söylemesine izin veririz.

 

… Hatta şöyle diyerek günlük seçimlerimizi açıklarız, “Bu konu hakkında içimde iyi bir his var” veya “Şunun hakkında içimde kötü bir his var”

 

Gerçeğe sadık olduklarından her zaman emin olabilseydik duygularımızı takip etmemiz sorun olmazdı. Ama öyle değiller. Gerçeğe olan bakış açılarının genellikle büyük kör noktaları var. Sonuç olarak duygularımız değişkendir, kararsızdır ve bir sürü etken tarafından kolayca idare edilir. Örneğin, kahvaltıda üzerimize döktüğümüz kahveden, geç kaldığımızda trafiğe takılmaktan, bir iş arkadaşımızın iğneli bir sözünden kolayca etkileniriz. Açıkçası duygularımıza güvenemeyiz.
C. J. Mahaney