Bize Ulaşın
viachristushizmetleri@gmail.com

Üçlübirlik

Gerçek dua tamamen Üçlü Birlik’e dayalıdır ve sadece Üçlü Birlik’e dayalı olabilir.
Tim Chester

Baba’ya dua ederiz ve yine Baba lütfuyla duamızı işitir. Baba’ya ulaşmamıza imkan sağlayan Oğul aracılık edendir. Ruh ise bizi dua etmeye muktedir kılar, bir zamanlar kendisine düşmanken artık dua etmemize imkan sağlar.
Tim Chester

Eğer üçlü birliği reddedersek ruhumuzu kaybederiz, eğer açıklamaya çalışırsak aklımızı kaybederiz.
Augustine

Tertullianus, diğer ilk dönem kilise babaları gibi, soyut ilahiyat fikirlerini ve ilkelerini zihinde canlandırabilmek için doğayla ilgili örnekleri kullanmayı severdi:
Şimdi, Ruh aslında, Baba ve Oğul arasında üçüncüdür; tıpkı bir meyvenin kendi ağacının kökünden sonra üçüncü sırada, derenin nehrin kaynağından sonra üçüncü sırada veya ışının ucunun güneşten sonra üçüncü sırada olması gibi. Bununla birlikte hiçbir şey ilk kaynağına yabancı değildir, o kaynaktan kendi niteliklerine sahiptir. Buna benzer şekilde Üçlü Birlik, iç içe geçmiş birbiriyle bağlantılı basamaklardan, Baba’dan inerek gelir, [Baba’ya ait] Hükümdarlığı hiç bozmadan, [yaratılışın] İdare halini korur.
Roger E. Olson

Origenes’in Tanrı öğretisi, Hristiyan ilahiyat tarihinin en gelişmiş ve karmaşık olanlarından biridir. Hem engin hem de kafa karıştırıcıdır. Kutsal Yazılarda olduğu gibi, Tanrı kavramı, Origenes gibi Hristiyan entelektüeller ile Celsus gibi Grek ve Romalı entelektüeller arasındaki çatışmanın en harlı noktasıydı. Bu ikinci gruptaki entelektüeller ve daha pek çokları, Hristiyanlığın tanrılık hakkındaki öğretişinin iflah olmaz ölçüde ilkel ve çelişkili olduğunu düşünüyorlardı. Her şeyi yaratan ve varlığını sürdüren tüm evrenin Tanrısı’nın nasıl olup da bir bebek olarak dünyaya geldiğini soruyorlardı. Onun bebekliği sırasında evreni kim yönetmişti? Elbette Origenes bu soruya cevap vermeye çalışan ilk Hristiyan değildi. Origenes, hem hiçbir şüpheye yer bırakmadan Logos’un tanrılığını, O’nun da İsa Mesih’e dönüştüğünü ve Baba Tanrı’ya eşit olduğunu ilan etmekten ve savunmaktan hiçbir zaman yılmadı hem de sürekli olarak ikinci konuma itme tuzağına (Logos’un Baba’dan daha düşük seviyede bir yere koyma eğilimi) düştü. Kutsal Ruh, Origenes’in üçlükçülükle ilgili düşüncelerinde neredeyse tamamen yok sayılmış olmasa da ihmal edilmişti.
Roger E. Olson

İsa hem Tanrı, hem de insandır. Söz (Kelam) beden aldığında ilahi varlığına son vermiş olarak görülebilir. Fakat Söz (Kelam) beden aldığında Tanrı olmaya devam etti. Sadece bir insana dönüşmedi, fakat bunun yerine Kendisine bizlerin insan doğasını ekledi. Tanrısal bir varlık olarak kalmasına rağmen şimdi iki doğaya sahipti; hem Tanrı, hem de insan doğası. Bu gerçek, insansal zekalarımızı karıştırmaktadır; fakat bu mümkündür, çünkü Tanrı, bunu yapmıştır.
Allen Vander Pol

Kapadokyalı Babalar Sorunu Çözüme Kavuşturuyor

 

Basileios, kardeşi Gregorios’a yazdığı bir mektupta, Baba ve Oğul’un farklılık içindeki birliğini açıklamak için Güneş ve parlaklığı benzetmesine açıkça başvurur:

 

Ateşten parlaklığın yayılması ve parlaklığın ateşten sonra değil, birebir aynı anda hem ateşin parlaması hem ışığın parlaklıkla ışıması gibi, Elçi de Oğul’un, Baba’nın varoluşundan geldiğinin düşünülmesi gerektiğini ve edinilmiş biriciğinin (Oğul’un) başka bir uzantı olarak Baba’nın varoluşundan ayrılmadığını, sebep olunmuşun her zaman sebeple beraber ortaya çıktığını anlatmaya çalışmıştır.
Roger E. Olson

Kapadokyalı Babalar Sorunu Çözüme Kavuşturuyor

 

Basileios iki benzetme kullanır. İlk olarak, ousia ile hipostasis (varlık, kişi) arasındaki farklılığı anlatmak için üç hayali adamın insan olarak ortak özelliklerini ele almıştır: Petrus, Yakup ve Yuhanna. Üçü de insandır ve insan olmanın getirdiği, evrensel doğalarındaki ortak noktaları ve özü (ousia) eşit paylaşırlar. Aynı zamanda, üçü de kendilerine has niteliklere sahiptir. Petrus, Yakup ve Yuhanna’dan daha uzundur. Bu onların insanlıklarında temel bir eşitsizlik olduğu anlamına gelmez. O zaman, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un hipostasisini ele alırsak: Baba doğurulmamıştır, Oğul doğurulmuştur ve Kutsal Ruh, Baba’dan çıkmadır (kaynaklanır). Basileios bu farkın, tanrısal özü eşit paylaşmalarını hiçbir şekilde engellemediğini ileri sürer.
Roger E. Olson

Gregorios, triteizmden kaçınmak için ortodoks üçlükçü ilahiyatın izlemesi gereken şu kuralı ve hükmü koşmuştur: Yaptıkları her iş Birlik’teki üç kişinin hepsi açısından ortaktır.

 

Tanrısal doğa söz konusuyken, Baba’nın, Oğul’un ortak katılımı olmadan herhangi bir şeyi Kendi başına yaptığını veya Oğul’un Kutsal Ruh’tan ayrı herhangi özel bir iş yaptığını yine görmüyoruz. Tanrı’dan Yaratılış’a uzanan ve bizim değişken kavrayışımıza göre isimlendirilmiş her işin kaynağı Baba’dan gelir, Oğul aracılığıyla sürdürülür ve Kutsal Ruh aracılığıyla tamamlanır.

 

Üçü her zaman beraber hareket eder ve asla bağımsız değildir. Üç ayrı kişi olmaları onları üç Tanrı yapmaz.
Roger E. Olson