Bize Ulaşın
viachristushizmetleri@gmail.com

TANRI’NIN GÖRKEMİ ÖNÜNDE İNSAN

Kutsal Yazılar’da genellikle, kutsalların Tanrı’nın varlığını hissettikleri her an; korku ve hayretle doldukları anlatılır. Sonuçta, Tanrı’nın yokluğunda, normalde değişmezliğini ve tutarlığını sürdüren insanların, Tanrı görkemini gösterdiğinde ölüm korkusuyla yere serilecek kadar sarsıldıklarını ve donakaldıklarını görüyoruz –aslında ölüm korkusu onları kahrediyor ve neredeyse mahvoluyorlar-. Sonuç olarak, insan kendisini Tanrı’nın görkemiyle karşılaştırıncaya kadar, durumunun aşağılığını fark etmeyerek, asla yeterince etkilenmediğini ve duygulanmadığı sonucunu çıkarmalıyız. Dahası, hem Hakimler kitabında hem de peygamberlerde bu korkunun sayısız örneği vardır.

Tanrı halkı arasında şu ifade çok sık kullanılıyordu: “Kesinlikle öleceğiz, çünkü Tanrı’yı gördük” (Hakimler 13:22; Yasa’nın Tekrarı 6:5; Hezekiel 2:1; 1:28; Hakimler 6:22-23; ve başka yerlerde). Eyüp’ün, Tanrı’nın bilgeliğini, gücünü ve paklığını anlatan öyküsü, insanların aptallıklarını, güçsüzlüklerini ve bozulmuşluklarını anlamalarıyla kahrolduklarını gösteren güçlü bir tezi ortaya koyar her zaman (karşılaştırmak için, Eyüp 38]. Bu, nedensiz değildir: İbrahim’in, Tanrı’nın görkemine bakmak için yaklaştığında, kendisinin topraktan ve tozdan olduğunu çok daha net anladığını (Yaratılış 18:27); İlyas’ın, yüzü açıkken O’nun gelmesini beklemeye dayanamadığını, O’nun görünüşünün bu kadar korku verdiğini (1. Korintliler 19:13) görüyoruz. Serafların bile korkudan yüzlerini örtmesi gerekirken (Yasa’nın Tekrarı 86:2), çürük (Eyüp 13:28) bir kurt (Eyüp 7:5; Mezmurlar 22:6) olan insan ne yapabilir? Peygamber Yeşaya aslında bunu anlatmaktadır: “Ayın yüzü kızaracak, güneş utanacak. Çünkü Her Seye Egemen Rab… krallık edecek” (Yasa’nın Tekrarı. 24:23); yani Rab görkemini ortaya koyduğunda ve görkeminin yaklaşmasını sağladığında en parlak şey bile O’nun önünde karanlık kalacaktır (Yasa’nın Tekrarı 2:10, 19). Yine de Tanrı bilgisiyle kendimiz hakkındaki bilgimiz birbiriyle bağlantılı olsa bile -doğru öğretiş sırasına göre- önce birinciyi tartışmamız, sonra da ikinciyi ele almaya başlamamız gerekmektedir.

John Calvin