Bize Ulaşın
viachristushizmetleri@gmail.com

Tanrı’nın Doğası

Son olarak, bütünüyle insan olmasaydı, kendisinin açıkça yaşamış olduğu gibi, bizim zorluklarımızla ve denenmelerimizle özdeşlik kuramazdı. Theodoros’a göre, bütün bunlar güçlü bir şekilde Tanrıinsan veya Sözinsan hristolojisini kanıtlıyordu:

 

O [Mesih] ne sadece Tanrı ne de sadece insandır, doğası gereği gerçekten ikisidir, yani hem Tanrı hem de insandır: Hem üstlenen Söz olan Tanrı hem de üstlenilen insandır. Üstlenenle üstlenilen aynı değildir; ne de üstlenilen üstlenenle aynıdır. Fakat üstlenen Tanrı, üstlenilen bir insandır. Üstlenen bunu doğası gereği yapmış olan, Baba Tanrı’nın doğasıdır. Diğer yandan, üstlenilen doğası gereği, Davut ve İbrahim’in doğasındandır, onların oğlu ve onlardan gelen tohumdur. İşte bu sebepten dolayı hem Rab hem de Davut’un Oğlu’dur: Doğasından dolayı Davut’un Oğlu’dur ve almış olduğu yücelikten dolayı Rab’dir. Ve O’nu üstlenmiş doğa sebebiyle, atası Davut’tan daha üstündür.
Roger E. Olson

Ancak besbelli ki Eutykes’in öğrettiği bu değildi. İsa Mesih’in Meryem’in rahmine düştüğü andaki halinin, tanrısal doğasının insan doğasına üstün gelerek yutacak şekilde iki doğanın birbiriyle karışıp kaynaşarak insanlık ve tanrılığın melezi -tek tanrısal insan doğası- olduğunu öğrettiği anlaşılıyordu. Eleştirmenler, “bu doğruysa, nasıl bizim gerçek arabulucumuz olabilir?” diye soruyorlardı. Adem’in günaha düşüş sürecini nasıl tersine çevirebilir ve İrenaeus’un zarifçe ifade ettiği gibi insan soyunu nasıl yeniden evrimleştirebilirdi? O’nun çarmıh üzerindeki ölümü insanlığı nasıl temsil edebilirdi? Eutykes’in öğretişi geniş çapta yayılır yayılmaz bu soteriyolojik sorular dört bir yandan belirmeye başlamıştı.
Roger E. Olson