Bize Ulaşın
viachristushizmetleri@gmail.com

Sevgi

Tanrı herkesi bazı yollarla, bazılarınıysa her yolla sever.
J.I. Packer

Karanlık karanlığı uzaklaştıramaz; bunu ancak ışık yapabilir. Nefret nefreti uzaklaştıramaz; bunu ancak sevgi yapabilir.
Martin Luther King

“Başlangıçtaki sevginden uzaklaştın” uyarısı oldukça önemli bir uyarıdır. Çünkü kilise Mesih’in gelinidir ve eğer gelin sevmek konusunda başarısız olursa, her konuda başarısız olacaktır.”
Charles Spurgeon

Sevginin zincirleri, korkunun zincirlerinden güçlüdür.
William Gurnall

İşte, yüreklerimiz ilahi sevgiyle dolduğunda, isteklerimiz Tanrı’nın isteği doğrultusunda değiştiğinde ve en büyük arzumuz Yaratıcımız’ın memnuniyeti olduğunda, mutluluğumuz ne kadar da sağlam bir temel üzerine kurulmuş oluyor! Ah, böyle bir zihniyete sahip kişileri bekleyen esenlik, dinginlik ve tatmin ne de büyüktür!
Henry Scougal

Bizler gözle gördüğümüzden başka herhangi bir şeyi sevme yetisinden yoksun muyuz? Asla görmediğimiz bazı tarihi kişiliklere hayranlık duymuyor muyuz? Bize oldukça yakın olan arkadaşlarımıza ne demeli? Onlara karşı hissettiğimiz çekimin sadece dış görünüşlerinden kaynaklandığını düşünmüyorum. Fiziksel güzellik göze hoş gelebilir ama tek başına yüreklerimizi ele geçirmeye yetmez. Ya zekalarında bir kalite, ya huylarında bir tatlılık, ya da karakterlerinde bizi büyüleyip sevgimizi kazanacak bir güzellik görüyor veya bulunduğunu düşünüyoruzdur.

 

Eğer böyle bir içsel güzellik gözlerimize gözükmüyor, ancak anlayışımız sayesinde ayırt edilebiliyorsa, ilahi doğanın mükemmelliklerinin yüreklerimize hitap edeceği de çok daha kesindir. Mesih’i sevmek için O’nu görmek zorunda değiliz. Eğer anlayışımızın gözleriyle O’na ciddiyetle bakarsak, O’nun peşinden gitmeyi kesinlikle arzulayacağızdır.
Henry Scougal

Tanıdığımız en alçak ve hor görülesi kişi bile Yücelerde Olan’ın çocuklarından biridir. Bir kişi ne kadar alçakça davranırsa davransın, Tanrı son hükmünü verip o kişiyi inkar etmedikçe, bizden de o kişiyi O’nun içtenlikle ve yürekten sevdiği birisi olarak görmemizi ister.
Henry Scougal

Kişinin ruhundaki sevgi, dışarıdan dayatılabilecek herhangi bir kuraldan daha büyük bir yasadır. Mübarek Kurtarıcımız’ın kendisi için söylediği şey bir bakıma bütün takipçileri için geçerlidir: “Benim yemeğim, beni gönderenin isteğini yerine getirmek ve O’nun işini tamamlamaktır.” (Yuhana 4:34) Bedenin açlığı kişiyi nasıl yemek yemeye yöneltirse, imanlılar da doğal ve dayatılmamış bir istekle iyi ve övülmeye değer olan her şeye öylece yönelirler. Bu içsel ilkeden -onu aramaksızın- tamamen mahrum olanlar ve öğrenilmiş davranışlar, gelenek, cehennem korkusu ya da dünyevi bir cennet anlayışından kaynaklanan bir itaatkarlıkla yetinenler, gerçek bir Hristiyan olarak adlandırılamazlar. Böyle bir dindarlık, soğuk ve ruhsuzdur. İlahi yaşamdan yoksun olan kişiler, kendi rızası olmadan evlendirilmiş bir kadın gibidirler. Kocasına olan sorumluluklarını düzenli bir şekilde yerine getirse bile, ona karşı bir sevgiye sahip olmadığı için, görevlerini asla zevkle yerine getiremez. Onları itekleyen şey bir yasa olduğu için, yasanın onları yapmaya zorladığı şeyin ötesine geçmeye isteksizdirler. Hatta, onu öyle bir çarpıtırlar ki, içerisinden kendilerine mümkün olduğunca özgürlük çıkartırlar. Bunun tersine, gerçek Hristiyanlığın ruhu böyle titiz ve kıt hesapların çok ötesindedir. Gerçek Hristiyanlar, kendilerini tamamen Tanrı’ya verenler, içtenlikle sevdikleri Kişi için asla çok fazla iş yaptıklarını düşünmezler.
Henry Scougal

Komşusunu kendisi gibi seven biri, onun hakkında asla alçak veya kötü düşünceler beslemez, ona olan sevgisini dışa vurmaktan geri kalmaz. Başkasına bir yanlış yapmaktansa, bin yanlışın mağduru olmayı yeğler. Seven kişiler, birisi onlardan fayda görmedikçe kendilerini mutlu saymazlar.

 

Başkalarının kötü niyetliliği veya nankörlüğü onların sevgisini alt edemez. Onların açtıkları yaralara aldırmaz, akılsızlıklarına acır ve onların kötülüklerini iyilikle yenerler. Seven kişiler, en acı ve en kötü niyetli düşmanlarından bile intikam almayı düşünmezler.

 

Böyle kişilerin saygı ve hayranlık duyulmaları ve insanlığın sevgili dostu olarak görülmeleri şaşılacak bir şey mi?
Henry Scougal

Günahı öldürmenin, Tanrı’nın lütuflarının insanın yüreğinde gelişmesinin üzerinde çok yararlı bir etkisi vardır.

 

İnsan yüreği bahçeye benzetilirse, günahı öldürme Tanrı’nın lütuf bitkilerinin büyümesini engelleyen yabani otları sökme işine benzetilebilir. Değerli bir bitkinin ekildiği bir bahçe düşünün. Bahçedeki yabani otlar düzenli temizlenirse bitki gelişir. Ancak yabani otlar bırakılırsa, bitki zayıf düşer, solar, yararsız bir bitki haline gelir. Günahı öldürmek, günahın yabani otlarını yok edemediğinde, Tanrı’nın lütfunun bitkileri ölmeye hazırdır. (Vahiy 3:2) Bu bitkiler solar, bozulur. Böyle bir yürek miskinin tarlası gibidir – yabani otlar o kadar büyümüştür ki iyi mısırı zar zor görürsünüz. Böyle bir yüreğe baktığınızda imanın lütufları, sevgi ve gayret vardır; yine de o kadar zayıf, günahın yabani otlarıyla o kadar engellenmiştir ki yararı çok azdır. Günahı öldürmek böyle bir yüreğin yabani otlarını temizlesin, bu iman, sevgi, gayret bitkileri gelişmeye başlasın, her iyi iş ve amaçla kullanılmaya hazır olsun.
John Owen

Ayartılmaya Karşı Yüreklerimizi Nasıl Koruyabiliriz?

 

Ayartmanın üstesinden gelmek için yüreğinizde neyi depo etmelisiniz? Tanrı’nın Mesih’teki sevgisinin farkındalığına, lütfunun sonsuza kadar sürecek amacının bilgisine; Mesih’in kanından ve bizim için öldüğü sevgisinden hoşnutluk duymaya ihtiyacınız vardır. Mesih’in ölümüyle kazandığınız ayrıcalıkların -oğulluğa alınmamız, aklanmamız, Tanrı’nın bizi kabul etmesi- hoşnutluğuyla yüreğinizi doldurun. Yüreğinizi kutsallığın güzelliğine dair düşüncelerle doldurun. Bu, Mesih’in satın aldığı armağandır. Ölümünün nihai, önemli amacıdır – “Kendi önünde sevgide kutsal ve kusursuz olmamız için” (Efesliler 1:4). Tanrı’yla her zamanki gibi yürürken böyle zenginliklerde dolu yüreğin huzuru ve ayartmaların verdiği rahatsızlıklara karşı güvencesi bu olacaktır.

 

Tanrı’nın Mesih’teki sevgisinin farkındalığı “Tanrı’nın verdiği esenlik” ifadesinde özetlenebilir. Elçi, bu “yüreklerinizi ve düşüncelerinizi koruyacaktır” der. (Filipililer 4:7)
John Owen

Ne yazık ki sevgi bile taklit edilebilmektedir. Aslında bir şey ne kadar mükemmelse o kadar taklidi vardır. Hiç kimse taklit kaya ya da çakıl taşı yapmaz. Ama elmasların ve yakutların çok taklidi vardır. Hristiyanlık erdemleri için de aynıdır. İblis’in becerisi ve insan yüreğinin aldatıcılığı her şeyden çok Hristiyan sevgisini taklit etmeye çalışır, çünkü bu nitelikler Hristiyan karakterini özel bir biçimde ortaya koyar.

 

Elçi Pavlus, yaşadığı dönemde Mesih’e sahte sevgi gösteren insanlar bulunduğunu öğretmiştir. Efesliler 6:24’te “Tanrı’nın lütfu Rabbimiz İsa Mesih’i ölümsüz sevgiyle sevenlerin hepsiyle birlikte olsun” demektedir. Pavlus, Mesih’i içtenlikle sevenlerin kutsanmasını arzu etmiştir. Mesih’i içtenlikle sevmeyen başkalarının bulunduğuna inanmış olmalıydı.
Jonathan Edwards

Sevgiyle şehvet arasında son derece büyük olan bir fark vardır. Sevginin asıl hedefi, diğerlerinin iyi olmasıdır, oysa şehvetin asıl amacı, kişinin kendisini tatmin etmesidir. Yiyecek, giyecek, para, aşk ve benzeri birçok şeye şehvet duyarız. Ama bu şiddetli arzulara, karşılık geldikleri isimle hitap etmek yerine, onlara sevgi deriz. Dondurmayı kim sevmez ki mesela?

 

Yine de canımız çok fena dondurma çektiğinde, dondurmanın iyiliğini düşünmüyoruz. Bu şiddetli istek, içimizde güçlü bir duygu ortaya çıkarsa da ve dondurmayı almak için birkaç doları gözden çıkarmak istiyor olsak da, o sırada yalnızca kendi arzularımızı düşünüyoruz. Dondurmayı, sevgi kelimesinin gerçekten de ima ettiği anlamda sevmiyoruz. Aksine, kendimizi seviyoruz. Dondurma ise yalnızca kendimizi hoşnut etmenin bir yoludur.

 

Çoğu zaman evlilik, ortaklaşa imzalanmış bir karşılıklı hizmet sözleşmesidir. İnsanlar, işe girermiş gibi evliliğe girmektedirler. Bencil insanlar, günün sonunda ödeme olduğu sürece, sıkı çalışıp ter dökmeyi dert etmezler. Ancak çok azı, bedavaya devam eder. Aşkın ateşi bir kez sönünce, balayı bitince, güzellik solmaya başlayınca, kişisel çıkarlar çok pahalıya mal olmaya başlayınca, o anda ilişki de bozulmaya başlar. Başlangıçta her şey tam gaz ilerliyor olsa bile, evliliği uzunca süre şehvetle çalışır halde tutmak zordur.

 

Bunun sebebi, şehvetin bencil olmasıdır ve bencillik, işler kötüye gittiğinde, eninde sonunda gerçek yüzünü gösterir. Yapılan yatırım, ele geçen kazancı aştığında, bencil karı ve kocaların birbirlerine adanmış bir şekilde kalmaya devam etmesi zordur. Sevgilerinin tükendiğini söyleyebilirler ama gerçek şu ki muhtemelen hiçbir zaman birbirlerini gerçekten sevmemişlerdir. Hatta şehvet, kontrol edilmediği takdirde nefrete, sevgiden daha çok benzer. İnsanları kişisel zevki için kullanır ve sonrasında o kişilerin kaynakları tükendiği zaman onları çöpe atar.
Jeffrey D. Johnson

Bu dünyada Mesih’e diğer herkesten daha yakın yaşayın; öyle ki bu insanlar sizden alındığında, kendisini sevmeniz ve kendisine güvenmeniz için O’na sahip olabilesiniz.
Robert Murray McCheyne

İnsanları seviyorsak günahlarının içerisinde ölmenin sonuçları hakkında onları uyaracağız.
R. C. Sproul

Mesih’in, seçilmişlerine olan sevgisini görün. Mesih onları kurtarmak için geldi ve kasıtlı olarak onlar için öldü. Bir kralın bir köleyi kurtarmak adına büyük miktarda bir para ödemesi büyük bir sevgi göstergesi olurdu. Ama kral eğer isteyerek kölenin yerine bir tutuklu olsaydı ve fidye olarak ölseydi bu çok şaşırtıcı olurdu! İsa Mesih bunların hepsini yaptı, O, sevgisini kanıyla yazdı! Bizim için Baba’ya iyi şeyler söyleyebilirdi fakat bunun bizi kurtarmaya yeterli olmadığını biliyordu. Dünya söylenen bir sözle yaratılmış olsa da söz bir günahkarı kurtarmaya yeterli değildi. “Kan dökülmeden bağışlama olmaz.”
Thomas Watson

Beni yanlış anlamayın: İsa çarmıhtan aşağı inip Kendini kurtarabilirdi. O’nu orada tutan şey çiviler değildi. O’nu orada tutan şey O’nu oraya koyan şeydi; Baba’sının isteğini yerine getirme tutkusu ve sizin ve benim gibi günahkarlara olan sevgisi.
C. J. Mahaney

Mesih sevgisini nasıl anlayabiliriz?

  1. Birilerini seversek onları düşünmek isteriz. Onları unutmayız ya da hatırlatılması gerekmez. Gün içinde birçok kere aklımıza gelirler. Aynı şekilde, Mesih’i seversek Ruh’u aracılığıyla, Mesih… yüreklerimizde yaşar (Efesliler 3:16-19).
  2. Birilerini seversek onlardan haber almak isteriz. Adlarından söz edilirse dikkat ederiz. Sevdiğimiz kimseleri tanımayanlar, onlardan söz edildiğinde pek dikkat etmezler. İster insanların arasında, ister inançlıyla Mesih arasında olsun, iyi belleğin sırrı bu bağlılıktır!
  3. Birilerini seversek onlarla ilgili yazılar okumak, ne yaptıklarını öğrenmek isteriz. Sevilen birinden gelen mektup çok zevk verir. Hristiyan’la Mesih’in arasında da böyledir. Hakiki inançlılar Kutsal Yazılar’ı okumaktan hoşlanır, çünkü orada Kurtarıcı’yla ilgili yazılar okurlar.
  4. Birilerini seversek onları hoşnut etmek isteriz. Neden hoşlandıklarını, neden hoşlanmadıklarını öğrenerek buna göre davranırız. Hristiyanlar da Mesih’in hoşuna gitmek için her gayreti gösterir; Kutsal Kitap’ta O’nun iradesini keşfedip yapmak isterler.
  5. Birilerini seversek dostlarını da severiz. Dostlarıyla karşılaştığımızda kendimizi tamamıyla yabancı hissetmeyiz. Biz Hristiyanlar için de Mesih’in her dostu bizim dostumuzdur. Onlar gibi biz de aynı Kurtarıcı’yı severiz.
  6. Birilerini seversek onları savunuruz. Birinin onların aleyhinde konuşması hoşumuza gitmez, onları hemen savunuruz. Biz Hristiyanlar birinin Mesih’in aleyhinde konuştuğunu duyunca inciniriz, lehine konuşmak isteriz.
  7. Birilerini seversek onlarla zaman geçirmek, konuşmak, onları dinlemek ya da sadece yanlarında bulunmak isteriz. Başkalarına karşı her ne kadar utangaç ve sessiz olabilsek de, yakın bir arkadaşımızla beraberken onunla konuşmakta güçlük çekmeyiz. Hakiki Hristiyan da Mesih’le konuşmakta güçlük çekmez.

J. C. Ryle

Birbirimize mesafe koyacak şekilde müjdeyi savunduğumuzu görmek Rab’bi oldukça gücendirmiş olmalı. … Son günde, “yararlı olan, sevgiyle etkisini gösteren imandır.” “Birbirini ısırıp yemek” yararlı değildir.
C. John Miller

Birisi bana kişisel olarak saldırdı. Bu durumu zor yapan şey bu şahsın üzerine adeta sevgimi dökmüş olmamdı. İlk tepkim korkunç bir şekilde sinirlenmek oldu ve sonrasında kendime acımakla beraber oturdum kaldım. Tüm bunlar o kadar tehditkar ve kontrol dışıydı ki. 3-4 gün bunun cezasını çektim. Ama Tanrı imanımın zayıflığından dolayı tövbe etmeme ve Mesih’in buna dahil olan insanlar üzerindeki egemenliğine gözlerimi açmama yardım etti. Dolayısıyla tövbe ettim ve bana yanlış yapan kişiyi bağışladım ve şimdi ona karşı sevgiyle doluyum. Bu tamamen bir lütuf armağanı! Geriye baktığımda zayıflığım güçlü bir şekilde ortaya çıktı çünkü sinirim ve acım ilk tepkimin bencilce ve ateistçe olduğunu ortaya çıkardı. Sanki Tanrı yokmuş veya bu koşullarda kontrol sahibi değilmiş gibi davranıyordum.
C. John Miller