Bize Ulaşın
viachristushizmetleri@gmail.com

Kurtuluş

Bizler İsa’ya sıkıca tutunduğumuz için değil, İsa bizleri sıkıca tuttuğu için güvendeyiz.
R.C. Sproul

Sizi kurtaran sizin İsa’ya tutunmanız değildir, İsa’nın sizi tutmasıdır.
Charles Spurgeon

Umudum var; günahkâr olmadığım için değil ama Mesih’in uğruna öldüğü bir günahkâr olduğum için.
Charles Spurgeon

Mesih’in kefaret sağlayan kurbanı kurtuluşumuzu sağladı. Yoldan çıkmış koyunlar gibiydik, ama şimdi canlarımızın Çobanı’na ve Gözetmeni’ne döndük. İsa sadece koyunları için canını veren iyi çoban değildir; ayrıca sürüsünü toplayan Rab, arayan çobandır. Günahlarımızı fevkalade bir amaçla taşıdı: ‘ günah karşısında ölmüş olarak doğruluk uğrunda yaşayalım diye’ Mesih’in kanın fidyesi bizi ölümden kurtarmak için ödenmiştir. O’nun kanı bizim kanımıza karşılık döküldü. Tanrı’nın kurtarışı bizi sadece gelecekteki yıkıma köle eden zinciri kırmakla kalmaz; aynı zamanda ölü geçmişimizin zincirlerini de kırar.
Edmund P. Clowney

İnsan, ruhsal durumu konusunda günaha düşüşle beraber dağılmış durumdadır; canın her bir parçası yerinden çıkmış gibidir. Tanrı insanı yenilerken her bir eklemi yerine yerleştirir ve olması gereken haline getirir.
Thomas Boston

Doğru ahlak sizi cezaevinden kurtarabilir, ancak cehennemden kurtaran tek şey İsa Mesih’in kanıdır!
Charles Spurgeon

Tanrı yolunda yürüyen çok az insan var. Bunlar hasat sonrası toplanan ekin gibidir. Çoğu, canavarın işaretini alır. İblis gelen herkes için kapısını açık tutar ve hiç bir zaman misafirsiz kalmaz. Bu bizi Tanrı yolunda yürüyen kimseler olmaya ikna edebilir. Azizlerin sayısı bu kadar azsa, bu incilerin arasında olmaya ne kadar gayret etmeliyiz! “Ancak pek azı kurtulacak.” Pek azıyla cennete gitmek—kalabalıkla cehenneme gitmekten daha iyidir! Mesih’in sürüsü küçük bir sürüdür. “Korkma, ey küçük sürü! Çünkü Babanız, egemenliği size vermeyi uygun gördü.”
Thomas Watson

“Özgür iradeyi” destekleyenler Romalılar 3:24’teki “karşılıksız” sözcüğü için ne söyleyecekler? Pavlus, imanlıların, “Tanrı’nın lütfuyla, karşılıksız olarak aklandıklarını” söylüyor. Bu, “Tanrı’nın lütfuyla” sözünden ne anlam çıkarıyorlar? Kurtuluş karşılıksızsa, kazanılamaz ya da hak edilemez. Yine de, Erasmus, insanın, kurtuluşunu kazanması için bir şey yapması gerektiğini yoksa kurtulmayı hak etmeyeceğini savunuyor. Tanrı’nın, bir kişiyi aklarken diğerini aklamamasının nedeninin, aklanan kişinin “özgür iradesini” kullanarak doğru olmaya çalışması, diğerinin ise bunu yapmaması olduğunu düşünüyor. Bu, Tanrı’yı ayrım gözetir duruma getirir, Kutsal Kitap ise ayrım gözetmediğini söylemektedir (Elçilerin İşleri 10:34). Erasmus ve ona benzeyen başka kişiler, “özgür iradenin” insanların Tanrı’yı bulmaya çalışmalarını olanaklı kıldığını düşünüyorlar. İnsanlar Tanrı’yı bulmaya çalışmıyorlarsa, Tanrı’nın lütfuna erişmemenin kendi kusurları olduğunu düşünüyorlar hala.
Martin Luther

Kyprianus, vaftizle gerçekleşen yeniden doğuş (atanmış bir episkoposun veya onun yetki verdiği aracı bir papazın yönetiminde, suda ve suyla yapılan vaftiz yoluyla kurtuluşun gerçekleşeceği fikri) kavramını açık ve kesin bir dille ifade eden ilk kilise babalarından biriydi.

 

Kyprianus bebek vaftizi üzerine yazdığı bir mektubunda, bütün çocukların Adem’in günahından dolayı suçlu doğduklarını ve bu günahtan ancak vaftiz suyunda yıkanarak kurtulabileceklerinin altını çizerek vurgulamıştı. Onun döneminde çocuk vaftizini reddedenlere itiraz etti. Bebeklerin “geçmişten gelen ölümün bulaşıcılığına daha doğar doğmaz tutulduğunu” ve vaftizle “kendi günahlarından değil, diğerinden [Ademinkinden] kurtulduğunu” iddia etti.

 

Kyprianus’un kurtuluş hakkındaki fikirlerine bakıldığında, bu kavramı vaftizle başlayan ve hayat boyu süren bir süreç olarak gördüğü açıkça ortadadır. Vaftiz yoluyla günahlar bağışlanmış ve Kutsal Ruh sağlanmıştır. Bu noktadan sonra, yeniden doğmuş imanlılar, tek kiliseye ve onun öğretilerine dayalı inanışlara sadık kalmalı, bunun karşılığında fakirlere sadaka vererek ve oruç tutarak gözle görünen eylemlerle bir tövbe hayatı yaşamalıydılar. Kyprianus’un kurtuluşla ilgili görüşü, Mesih’in emirlerine katıksız itaatten geçiyordu. Ölümsüzlük, yani kurtuluşun nihai amacı, titizlikle özdenetime uymaya ve kendini adamaya bağlıydı: “Kendisi bizzat bizi ‘yaşama sahip olmak istiyorsanız buyruklara uyun’ diyerek bizleri uyarmışken, ölümü kovan ve yenen Mesih’in buyruklarını yerine getirmedikçe, ölümsüzlüğe nasıl sahip olabiliriz?
Roger E. Olson

İnsanları sırf duyguları güçlü ve canlı olduğu için fanatik diye mahkum edersek ciddi bir yanlış yaparız.

 

Öte yandan, duygularımızın güçlü ve canlı olması, onların doğasının hakikaten ruhsal olduğunu kanıtlamaz. Kutsal Yazı’da, insanların gerçekten kurtulmadan dinden çok heyecan duyabildikleri bize gösterilmektedir. Örneğin, Eski Antlaşma’da, Mısır’dan Çıkış’ta Tanrı’nın İsrailoğulları’na gösterdiği merhamet onların duygularını büyük ölçüde uyandırmış, Mısır’dan Çıkış 16:1-21’de O’na övgü ezgileri söylemişlerdir. Yine de yaptığı işleri kısa sürede unutmuşlardır. Sina’da yasayı vermesi onları tekrar uyandırmıştır; anlaşılan, kutsal coşkuyla dolarak, “RAB’bin söylediği her şeyi yapacağız” (Mısır’dan Çıkış 19:8) diye haykırmışlardır. Yine de çok geçmeden altın buzağıya tapmışlardır!

 

Yeni Antlaşma’da Yeruşalim’deki kalabalık Mesih’e duyduğu hayranlığı ifade etmiş ve onu bir hayli övmüştür. “Davut Oğlu’na hozana! Rab’bin adıyla gelene övgüler olsun, En yücelerde hozana! (Matta 21:9) Yine de onların ne kadar azı Mesih’in hakiki öğrencisiydi. Aynı kalabalık kısa süre sonra “O’nu çarmıha ger! O’nu çarmıha ger!” (Markos 15:13-14) diye bağıracaktı.

 

Hristiyanlık’la ilgili duyguların, gerçek bir kurtuluş deneyimi yaşanmadan da çok canlı olabildiği konusunda ortodoks ilahiyatçılar hemfikirdirler.
Jonathan Edwards

Erasmus’un “özgür irade” tanımı:

 

Diyorsun ki “özgür iradeden insan iradesinin gücünü anlıyorum. Bu irade sayesinde insan, sonsuz kurtuluşa götüren öğelere kendini adayabilir ya da bunlara yüz çevirebilir.” Senin burada yaptığın, insanı iradesinden ayırmak. İnsana, iradesini yönlendirme gücü veriyorsun. Ama insanın iradesi kendisinin bir parçası değildir – ona bu seçimleri yaptıran parçasıdır. Açıkçası, insanı iradesinden ayırmak ve ona iradesinin üzerinde bir güç vermek saçmadır!

 

Bazı eski felsefecilerin öğrettiklerini seninkine yeğlerim. Kendi haline bırakılan insanın ancak hata yapacağını söylemişlerdir. İnsan, ancak lütfun yardımıyla iyi olanı seçebilir. Bu felsefeciler, insanların aşağı inerken özgür olduklarını ama yukarı çıkarken yardıma gereksindiklerini söylemişlerdir! Ama buna “özgür irade” demek gülünçtür. Bu durumda, taşın “özgür iradesinin” olduğunu söyleyebilirim, çünkü biri taşı alıp yukarı kaldırmazsa ancak aşağı düşebilir! Felsefecilerin öğrettikleri seninkinden iyidir. Senin taşın hem aşağı inmeyi hem de yukarı çıkmayı seçebilmektedir!
Martin Luther

Mesih aklanmış insanları günahtan ne manada kurtarır?

 

Aklanmış bir kişi günahın lekesinden olmasa da günahın suçluluğundan kurtarılır. Suçluluk bir kişiyi cezaya mahkum eder. Mesih aklanmış bir kişiyi günahın suçluluğundan kurtarır, borçlarına son verir. Mesih, Tanrı’nın adaletine, Pavlus’un Filimon’a dediğini der, “Sana herhangi bir haksızlık etmişse ya da bir borcu varsa, bunu benim hesabıma say.
Thomas Watson

Bizi kurtaran şey Mesih’i meslek edinmek değil, O’na sahip olmaktır. Kurtuluş kilisede bulunmak değil, Mesih’te bulunmaktır.
Dr. Steven J. Lawson

Mesih’in, seçilmişlerine olan sevgisini görün. Mesih onları kurtarmak için geldi ve kasıtlı olarak onlar için öldü. Bir kralın bir köleyi kurtarmak adına büyük miktarda bir para ödemesi büyük bir sevgi göstergesi olurdu. Ama kral eğer isteyerek kölenin yerine bir tutuklu olsaydı ve fidye olarak ölseydi bu çok şaşırtıcı olurdu! İsa Mesih bunların hepsini yaptı, O, sevgisini kanıyla yazdı! Bizim için Baba’ya iyi şeyler söyleyebilirdi fakat bunun bizi kurtarmaya yeterli olmadığını biliyordu. Dünya söylenen bir sözle yaratılmış olsa da söz bir günahkarı kurtarmaya yeterli değildi. “Kan dökülmeden bağışlama olmaz.”
Thomas Watson

Aklanmayla vicdanımız huzur bulur; o, herhangi bir prensin tacındakilerden daha değerli bir mücevherdir. “imanla aklandığımıza göre, Tanrı’yla barışmış oluyoruz.” Huzur tüm dertlerimizi tatlandırabilir; suyumuzu şaraba çevirebilir. Ne mutludur aklanmış olan, Tanrı onu gücüyle korur ve Tanrı onu huzuruyla teselli eder! Aklanmadan gelen huzur, ölüm ve cehennem korkusunun panzehiridir. “Onları aklayan Tanrı’dır. Kim suçlu çıkaracak?” Romalılar 8:33, 34. Bu nedenle Mesih aracılığıyla gelen bu aklanma için çalışın. Bu ayrıcalık Mesih’e inanarak elde edilir. “İman eden herkes aklanır.” “Tanrı Mesih’i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu.” İman bizi Mesih’le birlik eder ve onunla birlik olduğumuzda onun erdemlerine ve onun aracılığıyla gelen kurtuluşa ortak oluruz.
Thomas Watson