Tanrı, doğa aracılığıyla bitmek bilmez zenginlikte bereketler sağlar. Doğa aracılığıyla bize; karnımızı doyurmamız için yiyecekler, sağlığımız için çeşitli bitkiler, nefes alabilmemiz için oksijen sağlar. Doğa’nın bize sağladıkları sadece bundan ibaret değildir.
Gökler Tanrı’nın görkemini açıklamakta, Gökkubbe ellerinin eserini duyurmakta. Gün güne söz söyler, Gece geceye bilgi verir. Ne söz geçer orada, ne de konuşma, Sesleri duyulmaz. Ama sesleri yeryüzünü dolaşır, Sözleri dünyanın dört bucağına ulaşır. Güneş için göklerde çadır kurdu Tanrı. Gerdekten çıkan güveye benzer güneş, Koşuya çıkacak atlet gibi sevinir. Göğün bir ucundan çıkar, Öbür ucuna döner, Hiçbir şey gizlenmez sıcaklığından.
Mezmur 19:1-6
Tanrı doğayı, sadece bedensel ihtiyaçlarımız için sağlamaz ama aynı zamanda yaratılışı, ellerinin işlerini ve egemen gücünü göstermek için de kullanır. Mezmur 19’da, Tanrı’nın doğayı (özelliklede gökleri, yıldızları, güneşi) yaratmasındaki amacının kendi görkemini göstermek olduğunu fark ediyoruz. Şüphesiz ki birçok insan bu gerçeği görmez, görmek istemezler de. Özellikle günümüzdeki eğitimli, entelektüel kişiler, Tanrı’nın varlığından dahi şüpheli bir yaşam sürmeye başlamışlardır. Öyle ki tıp, teknoloji, uzay bilimi gibi alanlardaki gelişmeler -yani insanoğlunun başarılı adımları- yüceliğin kendisinde olduğu düşüncesinin büyümesine ön ayak olmuştur.
Bakın Romalılar mektubunda şöyle söyler:
Haksızlıkla gerçeğe engel olan insanların bütün tanrısızlığına ve haksızlığına karşı Tanrı’nın gazabı gökten açıkça gösterilmektedir. Çünkü Tanrı’ya ilişkin bilinen ne varsa, gözlerinin önündedir; Tanrı hepsini gözlerinin önüne sermiştir. Tanrı’nın görünmeyen nitelikleri –sonsuz gücü ve Tanrılığı– dünya yaratılalı beri O’nun yaptıklarıyla anlaşılmakta, açıkça görülmektedir. Bu nedenle özürleri yoktur.
Romalılar 1:18-20
Evet! Kutsal Yazılar, Tanrı’nın görkemi ile ilgili bilgileri insanların önüne sermiştir, açıkça deklare etmiştir. Ancak insanoğlu; kendi gelişimini, yaratılışın yüceliğini, evrendeki harmoniyi ve komplikeliği, Rab’bi yüceltmek için kullanmak yerine kendilerini yüceltmek için kullanırlar. Fakat muhteşem tasarımcının ellerinin işlerini görüp de O’nu yüceltmeyi tercih etmeyenlerin herhangi bir özürleri yoktur. Gerçeği bilirler ancak günahları yüzünden yürekleri Tanrı’nın yüceliğini göremez olmuştur.
Oysaki tüm yaratılış, O’nun adını yüceltmemiz için bir fırsattır.
Spurgeon şöyle ekler:
“Doğanın kendisi konuşmuyor olsa da, sözleri dünyanın en uçlarına gitmektedir; ve sessizce, Tanrı’yı övmektedir. Aydınlanmış bir insanın kulağına, her daim ruhsal bir öğreti gelmektedir.”
-Spurgeon