Bu, Hristiyan ahlakı alanında her zaman karşımıza çıkan bir sorudur. Şimdiye dek teknolojik tıpta yapılan bu inanılmaz ve modern gelişmelerle uğraşırken karşılaştığımız problemlerden biri, en akıllı Hristiyanlar tarafından yansıtılan diğer tüm ahlaki sorularla Hristiyanların iki bin senedir mücadele ediyor olmalarıdır. Şimdi de birden bire modern tıp gelişmelerini içeren ahlaki soruların olduğu bir listeye sahibiz.
Bir anlamda, kilisenin günümüzün tıp etiğine dair olan tüm sonuçlar üzerinde yeterince uzun ve derin düşünecek zamanı gerçekten olmamıştır. Bununla birlikte sorduğumuz en nihai soru şudur, “Her tıbbi gelişmeden yararlanmak zorunda mıyım?”
Dördüncü evre akciğer kanseri olan bir dostum var. Ona tedavi protokolü hazırlayan onkologla görüşmeye hazırlanırken bana şöyle dedi: “Ne yapacağımı bilmiyorum. Doktora soracağım, ‘Bana önerdiğiniz bu protokol sayesinde altı ay mı yoksa pratik olarak dört sene daha mı yaşayabilirim? Eğer dört sene daha yaşayacaksam bu protokole alınmaktan çok memnun olurum. Eğer sadece dört veya altı ay daya yaşamamı sağlayacaksa o zaman erkenden öleyim daha iyi. Şerefimle ölmeye razıyım.’ ”
Jim Boyce’un içinde bulunduğu durum tam olarak buydu- teşhisinden ölümüne kadar alt hafta kadar bir süre vardı. Jim tüm o olağanüstü yöntemlere başvurmadı. Bu aynı zamanda Martyn Lloyd-Jones’un en sonunda içinde bulunduğu durumdu. Şöyle dedi: “Bırakın gideyim. Ben eve gitmeye hazırım.”
Hayatta kalmak için tüm bu olağanüstü yöntemlere başvurmak zorunda olduğum hissine kapılmak istemiyorum. Bir Hristiyanın şerefle ölmeye hakkı vardır ve herhangi bir Hristiyanlık ilkesini çiğnemeden bu seçimi yapabilir.
Bu yazı Ligonier 2015 Ulusal Konferansında R.C Sproul’un bir sohbet sırasında verdiği yanıttan alıntıdır. https://www.ligonier.org/learn/qas/is-it-ever-permissible-for-a-christian-to-refuse-medical-treatment/