Temelde bir hizmetin başlangıcında, önder kendini alçaltmalı ve çok şey yapmaya çalışmamalı. İyi bir pastör iyi bir dinleyicidir, sabırlı, ölçülü bir sorgulayıcıdır ve kilise kurma girişiminin başında eğer yumuşak ve nazik bir öğreniciyseniz her şeyin ne kadar iyi gittiğine şaşırırsınız. Tehlike, önder belki bilmeden çok şey yapmaya ve olmaya çalıştığında gelir. Kaçınılmaz olarak önderin yapmaya çalıştığı şey hizmete sahip olduğunu kanıtlamaktır. Bu şekilde bir yaklaşım insanları korkutur ve beden bedene karşılık verir ve devamında çatışmalar gelir. Bence Hristiyan önderin bedeni hala o kadar güçlüdür ki Tanrı’nın işini bilinçsizce gururla mahvedebileceğimize dair sağlıklı bir korkuya her birimizin ihtiyacı var.
C. John Miller
Gerçek bir aziz Manaşşe oymağı gibidir, oymağın yarısı Şeria tarafında, diğer yarısı kutsal topraklardadır. Bu, bir azizde de böyledir, yarısı yeryüzünde, diğer yarısı göklerdedir! Bedeni dünyada, yüreği cennettedir!
Thomas Watson
Aklanma sabit ve kalıcı bir şeydir, kaybedilemez. Arminyusçular aklanma öğretisinden cayarlar; onlara göre bugün aklanan yarın aklanmamış olabilir; bugün bir Petrus gibi olan yarın bir Yahuda olabilir; bugün Mesih’in bir üyesi olan yarın Şeytan’ın bir çocuğu olabilir. Bu, rahatsızlık veren bir öğretidir. Aklanmış kimseler lütfun alt seviyelerine düşebilir, ilk aşklarından vazgeçebilir, Tanrı’nın lütfunu bir süreliğine kaybedebilirler ama aklanmalarını kaybedemezler. Eğer aklandılarsa seçilmişlerdir ve seçilmişliklerinden düşemeyecekleri gibi aklanmalarından da düşemezler. Eğer aklandılarsa Mesih’le birlik olmuşlardır, öyleyse Mesih’in üyesi ondan kopabilir mi? Eğer aklanmış bir kimse Mesih’ten kopabiliyorsa herkes kopabilir ve dolayısıyla Mesih, bedeni olmayan bir baş olurdu.
Thomas Watson
Leontios’a göre, iki varlığın veya gerçeğin birleşmesi için üç yol vardı. İlki, arkadaşlıkta veya evlilikte olduğu gibi, sadece yakın ilişki içinde, yan yana, birbirine yakın olmaktı. Bu, Nestoriosçuların mantığındaki beden alma biçimiydi: insanlık ile tanrılığın birbiriyle iş birliği içinde olduğu iki doğa veya iki kişi. İkincisi, birleşerek “üçüncü bir şeye” -bir meleze- dönüşmekti. Böylece onların birleşiminden yeni bir doğa ortaya çıkar, yani ikisinin karışımıdır. Eutykesçilerin ve radikal monofizitistlerin tasarladıkları beden alış şöyleydi: insanlık ile tanrılık iki doğanın karışımı olan tek kişisel varlıktır ama ikisi de tamlık taşımaz. Yani, “iki şey öyle birleşirler ki, ayrı doğaları tek hipostasiste mevcut bulunurlar.” Bu Leontios’un beden alış görüşüydü ve bunu destekleyecek örnekler veriyordu. Örneğin, bir meşale ateş aracılığıyla tamamıyla birleşmiş hem tahta hem de alevdir -iki doğa-. Aynı şekilde, bir insan varlığında, insan varlığının kişisi aracılığıyla yaşadığı sürece beden ile can birleşmiş iki farklı doğadır. Her bir doğa bu üçüncü tür birleşmede kendi bağımsız varlığına sahip olabilecekken olmaz; üçüncü şeyi oluşturmadan iç içe geçerler, çünkü birinin hipostasisi veya varlığı aracılığıyla bir arada dururlar.
Roger E. Olson