Bize Ulaşın
viachristushizmetleri@gmail.com

BAŞLANGIÇTA

Kutsal Kitap “Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı” diyerek başlar. Yaratılış hikayesinin amacı, yirmi birinci yüzyıl bilimsel şüphecilerine cevap vermek değil, İsrail halkına Tanrı’larını öğretmekti. Mısır’dan Çıkış’ta İsrail’i kurtaran ve şimdi kendisini Musa’nın kalemi aracılığıyla açıklayan Tanrı, var olan her şeyin gerçek Tanrı’sı ve Yaratıcısıdır. Tanrı her şeyin kaynağıdır; başlangıçta çoktan vardı ve Sözü aracılığıyla evren yaratılmıştır.

Başlangıçta

Yaratılış bölüm 1, Tanrı’nın yüceliğini sergileyecek bir dünya ve bir halk yaratma planını açıklar. Yaratılışın ilk üç günü gökyüzünde ışık, su ve yeryüzünde de toprak ve yemek için tohum taşıyan bitkiler sağladı. Dördüncü ve altıncı günler arası denizlerde yüzmesi için balıklar, göklerde uçması için kuşlar ve yeryüzünde yürümesi için hayvanlar sağladı. Yaratılışın zirve noktası olan Tanrı, bu cennet dünyasında insanları O’nun adına egemen olmaları için yarattı. Tanrı şöyle dedi: “Kendi suretimizde, kendimize benzer insan yaratalım” (Yaratılış 1:26). İnsan, Tanrı’nın yüceliğini yansıtması, O’na tapınması ve O’nu tanıması, Efesliler 4:24’ün bize söylediği gibi “gerçek doğruluk ve kutsallıkta” O’na benzer olması için yaratıldı.

Yaratılış 1’in şeması Kutsal Kitap boyunca devamlılık gösterecektir: Bir ev ve bir halk… Daha sonra Tanrı, Vaat Edilmiş Topraklar ve vaat edilen soy ile İbrahim’e gelir ve Kutsal Kitap Tanrı’nın halkının sonsuza kadar görkem içinde yaşayacağı yüceltilmiş bir şehir olan Yeni Yeruşalim’in resmiyle sona erer.

Bahçede Yaşam

Yaratılış 2’de Bahçedeki yaşam portresinin insan olarak kimliğimiz için hayati önem taşıdığını gözlemliyoruz. Burada Tanrı ile paydaşlık için yaratıldığımızı öğreniyoruz: Tanrı, insanı ona yaşam soluğunu üfleyerek yarattı (Yaratılış 2:7) ve ikisi Bahçede dolaşırken yürüdüler ve konuştular. Dahası insan ırkı olarak amacımızı öğreniyoruz. Yaratılış 2:15, genellikle “kültürel vekillik” olarak adlandırılan şeyi sağlar: “Rab Tanrı Aden bahçesine bakması, onu işlemesi için Adem’i oraya koydu”. İşlemek kelimesi ekip biçmek ve büyümesi için yetiştirmek anlamına gelir. Bakmak kelimesi korumak ve muhafaza etmek anlamına gelir. İnsan koruyucu ve muhafaza edici olmalıdır; insan ırkının (özellikle erkeğin) çağırıldığı hizmetkarlık-efendilik budur.

Dahası, Tanrı’nın benzeyişini taşımanın sadece kutsallığı değil sevgiyi de gerektirdiğini görüyoruz. “Tanrı sevgidir” (1.Yuhanna 4:8) ve Âdem, Tanrı’nın kendisi için yarattığı kadınla bu sevgiyi yansıtması için çağırıldı. Yaratılış 2:18-25, Tanrı’nın ahenk içerisindeki yakınlığın ve bağlılığın birliği aracılığıyla insanlığa verimli olması ve çoğalması için verdiği Kutsal Kitap’ın evlilik ile ilgili en derin öğretisini sağlar.

Düşüş ve Sonuçları

Yaratılış 2 önemli bir gerçeği daha öğretir: Adem’in Tanrı’ya itaat etme yükümlülüğü… Bu Tanrı’nın Adem ve Havva’nın yemesini yasakladığı “iyiyi ve kötüyü bilme ağacı” aracılığıyla açığa çıkarılır. Bu buyruk, Tanrı’nın Adem ile “işler antlaşmasını” oluşturdu; insanlığın Tanrı’nın önünde durması ve yaşamdan zevk alması kusursuz itaate bağlıydı. Âdem, şeytan insanlığın mahvoluşu için çalışırken yılan tarafından daha da denendi. Yılan kadına yalan söyledi ve ona yasak ağaçtan yerse, “gözleriniz açılacak ve Tanrı gibi olacaksınız” (Yaratılış 3:5) dedi. Meyveden yedi ve Adem’de ayrıca ondan yediğinde, insanlık Tanrı ile olan bereket ilişkisinden koptu.

O ilk günahın birçok kesin sonucu vardı. İlki, Adem ve Havva, kendilerini incir yapraklarıyla örtmek için yaptıkları acınası girişimler ile ortaya çıkan utanç ve suçluluk duygusunu biliyorlardı. İkincisi, Tanrı’dan uzaklaştılar ve O’nun gelişiyle saklandılar. Dahası, Tanrı işlediği günah nedeniyle Adem’le yüzleştiğinde, Adem kadını suçladı. Bu erkeğin sayısız suçlama olayının ilki, bizlere üçüncü sonucu gösterir, insanların yabancılaşması. Adem’in “Yanıma koyduğun kadın ağacın meyvesini bana verdi, ben de yedim” (Yaratılış 3:12) diyerek söylenmesi, Tanrı’nın en değerli varlığının günahta ne kadar sert ve ne kadar hızlı düştüğünü ortaya koyuyor.

Özellikle daha sonra gelen Tanrı’nın lanetleri dikkate değerdir. Tanrı önce yılanı lanetledi ve türünün her zaman karnının üstünde sürüneceğini söyledi. Fakat Tanrı gerçekte şeytanla konuşuyor, sonsuz hayal kırıklığı ve yenilgi vaat ediyordu: “Yaşamın boyunca toprak yiyeceksin” (Yaratılış 3:14). En önemlisi Yaratılış 3:15, ilk müjde bildirisi olan protoevangelion (ilk müjde) olarak adlandırılır. Tanrı, kadından düşüşün neden olduğu zararı telafi edecek bir Kurtarıcı geleceğini vaat etti. Tanrı şeytana şöyle dedi: “Onun soyu senin başını ezecek, sen onun topuğuna saldıracaksın”. Böylelikle, Şeytan’ın Kurtarıcımız İsa Mesih’e açıklanamaz bir acı çektirdiği fakat bu süreçte günah ve ölüm krallığına ölümcül bir darbe aldığı çarmıh olayının sözü verildi.

Tanrı daha sonra Adem ve karısına döndü, her biri bugün çok yakından tanıdığımız lanetler aldı. Tanrı, kadına çocuk doğururken çok acı çektireceğini ve evlilik bağıyla ilgili çekişmeleri olacağını söyledi (Yaratılış 3:16). Adem ise ömür boyu ter ve ağır işler cezasıyla lanetlenecekti: Bahçeden kovulan Adem artık lanetli dikenler ve çalılarla dolu bir toprakta yemek için çalışmak zorunda kalacaktı (Yaratılış 3:17-19). Üstelik Adem günahın cezası olarak ölümle toprağa dönecekti.

Adem işler antlaşmasını bozdu. Tanrı cezayla, ancak aynı zamanda yeni bir kurtuluş yolu olan “lütuf antlaşmasını” bir Kurtarıcı aracılığıyla vereceğinin vaadiyle de karşılık verdi. Yaratılış 3 sona ermeden önce, Tanrı bu kurtuluşun yararlarını ilk ebeveynlerimizi kendisine döndürmek için uyguladı. Yaratılış 3:21 sonsuza dek sürecek olan Kutsal Kitapsal kurtuluş modelinin şemasını çıkardı: “Rab Tanrı Adem’le karısı için deriden giysiler yaptı, onları giydirdi”. Tanrı, günahlarımızın bağışlanması için Mesih’in kefaret işini öngörerek bir kurban kesti. Tanrı daha sonra onları kurbanın lekesiz derisiyle örterek, Mesih’in doğruluğunun kendisine güvenen herkese giydirileceğini işaret etti. Adem ilk inanan olarak kurtarıldı: “Karısına Havva adını verdi” (Yaratılış 3:20) ve Tanrı’nın soyunun onları günahlarından kurtaracağına dair vaadine olan imanını gösterdi.

Adem’den Nuh’a, Adem ve Havva’yı izleyen nesiller, hem günahın hem de kurtuluşun gerçekliğini gösterdiler. İlk çocuklar, Kayin ve Habil bu dünyadaki iki dini seçeneği temsil eder: Habil’in vaat edilen Mesih’in kanına olan iman etme yolu ve Kayin’in doğru işler yapma yolu (Yaratılış 4:1-7)… Bu iki din iki farklı kültür ortaya çıkartır. Gururlu Kayin, Habil’i öldürdü ve Kayin’in çocukları şiddet kültürünü ortaya çıkardı. Kayin’in soyundan Lemek, rakibinin ölümünü kutlamak için insanın kaydettiği ilk şarkıyı yazdı (Yaratılış 4:23). Bu arada Rab’be bağlı nesil, onları günahın kararttığı bir dünyada koruyan Tanrı ile birlikte yürüdü.

Günahkâr insan kültürü Rab’bin daha fazla göz yumamayacağı noktaya kadar yozlaştı. “RAB baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte” (Yaratılış 6:5). Tanrı’nın buna cevabı tüm kötüleri yok eden fakat aynı zamanda Tanrı’nın O’na güvenenlere lütfunu gösterdiği büyük tufandı. Bir adam imanına sımsıkı sarıldı: doğru bir insan olan Nuh. Tanrı onu tufandan kurtardı. Nuh ve ailesi sulardan geçtiler ve günahtan arındırılmış parlak bir dünyaya güvenli bir şekilde indiler. Yeni Antlaşma bunu insanların Mesih’in çarmıhı olan gemide güvenli bir şekilde “doğruluğun barınacağı yeni göklerin ve yeni yeryüzünün” (2.Petrus 3:13) olduğu sonsuz yüceliğe varacağı son yargı günün prototipi olarak açıklamaktadır.

Tufandan sonra Tanrı, Nuh ile antlaşma yaparak, insanlık için yaptığı çağrıyı yeniledi “verimli olun, çoğalıp yeryüzünü doldurun” (Yaratılış 9:1). Nuh’un antlaşmasında Tanrı, Mesih gelene kadar dünyayı korumayı vaat etti (Yaratılış 9:11). Tanrı vaadini göstermek için bir işaret verdi: “Yayımı bulutlara yerleştireceğim ve bu yeryüzüyle aramdaki antlaşmanın belirtisi olacak” (Yaratılış 9:12).

Parlayan Bir Umut

Yaratılış, Düşüş ve vaat edilen kurtuluş: bunlar Kutsal Kitap’ın hikayesine başladığı olaylardır. Kutsallığından ötürü, günah için yargı isteyen fakat sevgisi uğruna bir halkı kurtarmaya lütfuyla karar veren büyük Tanrı, her şeyin üzerinde yükseliyor. Bu bölümlerde, Tanrı’nın, dünyaya bir Kurtarıcı vaadi ile karşılık verdiği tarihin en büyük sorununu yani günah problemini keşfediyoruz. Bunun kanıtını istiyorsanız bir dahaki sefere yağmur yağdığında gökyüzüne bakın. Orada Tanrı’nın İsa Mesih’teki lütfu aracılığıyla yargının ötesine geçen bir umudu açığa vuran Tanrı’nın gökkuşağının hala parladığını göreceksiniz.

Richard Phillips

İlk kez Tabletalk Dergisinde yayınlanan makalenin ingilizce versiyonunu aşağıdaki linkte bulabilirsiniz.
https://www.ligonier.org/learn/articles/beginning/